Herkesin yaşam için tercih ettiği yerleşim alanı modeli başka olabilir. Öyle ki, kimimiz huzur içerisinde, sessiz, sakin ve doğal bir yaşamı tercih ederken kimimiz şehrin ışıklarından uzak yaşayamaz. Ancak hiç kimse yaşamak için tercih ettiği yerde şiddet ya da hırsızlık, cinayet gibi suç işlenen bir kaos ortamı olmasını tercih etmez.
Dünyanın en güvenli ve suç oranı en az olan şehirler için bazı özelliklerin bir arada olması gerekir. Örneğin;
- Düşük suç oranına sahip şehirlerde genellikle ekonomik istikrarı yüksektir. İşsizlik oranının düşük olması, suçun azalmasına katkıda bulunabilir.
- Eğitim seviyeleri yüksek olan toplumlar, suç oranlarının azalmasına yardımcı olabilir. Eğitimli bireyler, genellikle daha iyi iş fırsatlarına sahip olur ve suça karşı daha az yatkındır.
- Gerçekten sağlam bir hukuk sistemi ve etkili kolluk kuvvetleri, suçla mücadelede önemli bir rol oynayacaktır.
- Sosyal devlet anlayışı, insanların temel ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olabilir ve bu da suç oranlarını azaltabilir.
- İyi bir şehir planlaması ve etkili altyapı sistemleri bile suçun azalmasına yardımcı olabilir. Açık alanların ve sokakların aydınlatılması, toplulukların doğada zaman geçirecekleri park bahçelerin düzenlenmesi gibi faktörler de önemlidir.
- Bazı toplumlar kültürel olarak hoşgörü, dayanışma ve toplumsal uyum konularında daha başarılıdır. Bu faktörler de suç oranlarını etkileyebilir.
Suç işleme potansiyeli ve kültür arasındaki ilişki oldukça karmaşık bir konudur ve kesin bir genelleme yapılamaz. Ancak bazı kültürel faktörler, suç işleme potansiyelini etkileyebilir. Toplumların ahlaki değerleri, suçların yaygınlığına ve türüne etki edebilir. Güçlü aile bağlarının olduğu kültürlerde, bireylerin suç işleme potansiyelini azaltabilir, çünkü toplum içindeki destek ağı daha güçlüdür.
Türkiye’deki ekonomik, siyasi ve sosyal alanlarda görülen birçok olumsuzlukların temelini oluşturan işsizlik ve yoksulluğun, işlenen suçlara da birinci derecede etki yaptığı görülmektedir.[i]
Ancak unutulmamalıdır ki her kültürde farklılıklar bulunur ve bireylerin suç işleme potansiyeli birçok karmaşık faktörün etkisi altındadır. Dolayısıyla, kültür sadece bir etken olup, tek başına bir kişinin suç işleme potansiyelini belirlemek için yetersiz bir göstergedir.
Ayrıca suç istatistiklerine ilişkin verileri yorumlarken bu kültürel özellikleri de göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Şöyle ki;
Özellikle geleneksel/dinsel yapının ve kurumların güçlü olduğu Ortadoğu toplumlarında işlenen suçların resmi istatistik rakamlarına yansımamasının sebepleri;
- İşlenen suçların büyük kısmının resmi kurumların dışında bireyler ve kurumlar sayesinde çözüme kavuşturulması
- Özellikle cinsel içerikli suçların utanma ve çekingenlik duygusunu içermesi,
- Yaralama veya küçük hırsızlık gibi suçların önemsenmeyerek bildirilme gereği duyulmaması,
- Suçlunun, suçun mağduru olan kişiye yakınlığı/akrabalığı veya ondan duyulan çekinme/korkma,
- Resmi makamların gerekli özen ve titizliği göstermemeleri,
- Ülkenin resmi politikasının işlenen suç oranlarını düşük göstermek gibi bir yaklaşım olarak belirlenmesi
şeklinde sıralanabilir[ii].
Bizim gibi son dönemde çok göç alan ve uyumlaştırma politikaları henüz tam yerleşmemiş ve çok kültürlü bir yaşam içeren ülkelerde suç ve suçlu profili istatistiklerinin çok doğru analiz edilmesi ve politika yapıcıların tüm bu kültürel çeşitliliği dikkate alarak politika üretmesi gerekmektedir.
[i] https://www.unicef.org/turkiye/media/5401/file/%C4%B0nfaz.pdf. Sy. 134
[ii] https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/157367
Kızmaz, Z. (2014). ORTADOĞU ÜLKELERİNDE SUÇ ORANLARINA GENEL BİR BAKIŞ . Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , 24 (1) , 225-238 . DOI: 10.18069/fusbed.58736